Dış politikadaki  zikzakların sonu…

17 Mart 2022 Perşembe

Devletlerden insanlara yaşamın her alanında karşılığı olan bir sözdür:

Deneyim çok iyi bir okuldur ama çok pahalıdır!

AKP ile birlikte pek çok şeyi deneyerek gördük. Ne kadar ders aldığımız ise tartışılır. 

Rusya’nın, “Ukrayna NATO’ya girerse ondan önce ben Ukrayna’ya girerim” diyerek başlattığı savaş, üçüncü haftasında. Türkiye bir NATO üyesi olarak olabildiğince dengeli bir politika izlemeye çalışıyor. Yaşam da bunu dayatıyor ama AKP’nin pek çok konuda olduğu gibi dış politikada da Türkiye gerçekleriyle örtüşmeyen yollar tutturduğu düşünülürse, bir nebze ders almış gibi.

Almanya’dan sonra Polonya liderinin de Ankara’ya gelişi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rusya ve Ukrayna ziyaretleri diplomasiye bağlanan umudun devam ettiğini gösteriyor.

Türkiye, çevresindeki ülkelerin yaşadığı sorunlarda her iki tarafla da görüşebilen ender ülkelerden biriydi. İsrail-Filistin, İran-Irak bunun sıcak örneklerinden. 

***

Bütün taraflarla görüşebilmek her bakımdan olumlu sonuçlar veren bir yaklaşım iken AKP ile birlikte bundan uzaklaşıldı. 

Aralık 2010’da Tunus’ta Muhammed Buazizi adlı gencin kendini yakması ile başlayan “Arap Baharı” Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya tüm ülkeleri domino taşları gibi etkiledi. Yıkılmaz denilen “tek adam” rejimleri art arda çöktü. Devamında iç savaşlar geldi. Türkiye bu savaşlara, “Durun, siz kardeşsiniz” deyip önceliği iç düzenin sağlanmasına verebilirdi. 

Yapmadı.

Bunun yerine ülkelerin içinde taraf tuttu. 

Hepsinde tuttuğu taraf, Müslüman Kardeşler örgütü kaybetti. Libya, Tunus, Mısır bunun somut örnekleri. Bugün gelinen noktada başlangıçtaki siyasetini bırakıp “diyalog” kapısını aralamaya başladı. 

Libya’da “hain” ilan edilen Hafter’in heyetleri şimdi Ankara’da turkuvaz halılarla karşılanıyor. 

Mısır’da “darbeciSisi ile şimdi aracısız görüşme ortamları aranıyor.

Mısır’ın Ortadoğu ülkeleri üzerindeki ağırlığı nedeniyle daha dengeli hareket edilmesi gerektiğini söyleyenlere hemen “darbesever” damgası vuruldu. Bugün gelinen noktanın fotoğrafı şu:

Türkiye, Mısır’la ilişkileri geliştirmek istiyor. Mısır bunun için koşullar öne sürüyor. AKP iktidarı da bunları “çaktırmadan” yerine geliştirmeye çalışıyor. Örneğin koşullardan biri Türkiye’de Mısır’daki yönetim aleyhine yayın yapan organların kapatılması idi. Yerine getirildiği Mısır’a bildirildi!

Suriye, Türkiye’nin de katkısı ile ABD ile Rusya’nın çekişme sahası haline geldi. Kuzey komşumuz Rusya’yı aynı zamanda güney komşumuz haline getirdik. Erdoğan dün Türkiye’deki Suriyelileri ülkelerine göndermeyeceğini, Türkiye’nin mazlumların kapısı olduğunu üzerine basa basa söyledi. Öyle anlaşılıyor ki Almanya’nın yeni Başbakanı Scholz’la anlaştı. Merkel, “Sen Suriyelileri ülkende tut, biz de seni tutalım” diyordu. Scholz da aynı siyaseti sürdürüyor olmalı!

İsrail zikzaklarını başka bir yazı konusu yapalım.

***

Bütün bunların üzerine Rusya-Ukrayna olayında bir nebze “denge” görünce ister istemez ülkemiz adına sevindik.

200 bine yakın Türk-Rus evliliği var. Rusya içinde yedi özerk Türk cumhuriyeti var. İki ülke Karadeniz’in en büyük paydaşı. Orta Asya cumhuriyetlerinin tümünde kurucu devletin ulusundan sonraki en kalabalık nüfus Rus. 

Ekonomik ilişkiler ayrı bir yazı konusu.

Ukrayna Karadeniz komşumuz.

Karadeniz’in barış gölü olması tüm tarafların masada olmasına bağlı.

Keşke 1992’de başlayan Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) kurumsallaşsaydı. Siyasal sonuçlar üretecek güce erişseydi.

NATO şemsiyesinin barış getirmeyeceğini Zelenski de gördü.

Şimdi KEİ’yi güçlendirme zamanı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları